Beyin tümörleri, iyi huylu (benign) ve kötü huylu (malign) olarak iki kategoriye ayrılır. Beyin içinde bulunan tümörler, yerleştikleri bölgeye göre farklı etkilere sahip olabilirler. Tümörler büyüdükçe beyin üzerinde baskı yapar ve bu baskı sonucunda hastada şiddetli baş ağrısı, hareketlerde dengesizlik, görme kaybı gibi çeşitli olumsuz etkiler ortaya çıkabilir.

Beyin tümörleri, genetik yatkınlık, yaş, ve etnik köken gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak görülme sıklığı değişebilir. Özellikle ailede genetik yatkınlığı olanlar, 55 yaş üstü bireyler ve 9 yaş altı çocuklar risk altındadır. Ayrıca, etnik köken olarak siyahiler ve beyazlar arasında daha yüksek bir görülme oranı vardır. Cinsiyet açısından bakıldığında, erkeklerde beyin tümörü kadınlara oranla daha sık görülmektedir.

Beyin tümörü tedavisi, tümörün iyi huylu veya kötü huylu olmasına göre değişir. Kötü huylu tümörler, cerrahi olarak çıkarılsa bile tekrar ortaya çıkma olasılığı yüksektir. Bu tür tümörlerin büyümesini ve yayılmasını yavaşlatmak mümkündür, ancak kesin bir tedavi yöntemi henüz bulunmamaktadır.

İyi huylu tümörler ise genellikle cerrahi yöntemlerle başarılı bir şekilde çıkarılabilir. İyi huylu tümörler beyin dokusundan kolayca ayrılabilir ve cerrahi müdahale ile tamamen çıkarılabilir. Bu durumda ameliyat kesin bir tedavi yöntemidir ve hastalar genellikle tamamen iyileşir. Ancak tümörün tamamı çıkarılamadıysa, ışın tedavisi ikinci bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.

Ameliyat sonrası hastalar kısa bir süre içinde iyileşebilir ve rutin kontroller dışında ek bir ilaç tedavisine gerek kalmaz.

Beyin tümörü tedavisi, tümörün türüne ve yerleştiği bölgeye bağlı olarak farklılık gösterir. Erken teşhis ve tedavi, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve yaşam sürelerini uzatmak açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, beyin tümörü belirtileri gösteren bireylerin bir sağlık profesyoneline başvurması önemlidir.