Günümüzde, birçok insanın karşılaştığı bel ağrıları ve bel fıtıkları, yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bel fıtığı, 20'li yaşlardan itibaren başlayıp, hayatın her döneminde görülebilen bir rahatsızlık türüdür. Tıp dünyasında yaşanan yenilikler sayesinde, bel fıtığı tedavisi artık daha kolay ve etkili bir şekilde yapılabilmektedir. Ancak tedavi sürecine uyulması, sabırlı olunması ve yeterli dinlenme çok önemlidir.

Bel fıtığı tedavisi, öncelikle doğru teşhisin konulması ile başlar. Bu teşhis, hastanelerde yapılan Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) ile kolaylıkla ortaya çıkarılabilir. Bazı durumlarda ise hastalardan Elektromiyografi (EMG) testi istenir.

Öncelikle bel bölgesinde oluşan fıtığın bacağa ve sinirlere ne kadar baskı yaptığı araştırılır. Eğer sadece ağrı varsa ve ayakta, bacakta veya bel bölgesinde bir his kaybı söz konusu değilse, bu aşama başlangıç evresidir. Bu evrede hastaya sadece yatak tedavisi ve kas gevşetici ilaçlar önerilir. Ancak sadece ilaçlarla tedavi yeterli değildir; hastanın da bu sürece katkı sağlaması gereklidir.

Bu tedbirler alındıktan ve kas gevşetici ilaçlar kullanılmasına rağmen hastanın durumunda değişme olmuyorsa, hastalık ilerlemiş demektir. Uzman hekim bu durumda hastayı fizik tedavi bölümüne yönlendirir. Fizik tedavi, ilk zamanlarda ağrıyı biraz arttırmış gibi gözükse de, hastanın rahatlamasını sağlar.

Fizik tedaviye rağmen hastanın şikayetleri devam ediyorsa, Nükleoplasti adı verilen yöntem uygulanabilir. Bu yöntemde, röntgen yardımı ile fıtıklaşmış bölgeye bir iğne ile girilir. Radyofrekans dalgaları ile diskin ısıtılması ve diskin içinde boşluklar açılarak fıtığın çökmesi sağlanır. Lokal anestezi ile yapılan bu basit ve kolay tedavi yöntemi, bazı durumlarda istenilen sonuçlara ulaşmayı garanti etmeyebilir.

Bel fıtığı tedavisinde yapılan bu müdahalelere rağmen hasta kendini kötü hissediyor, ağrılarının arttığından şikayetçi ise ve bacaklarında güç kaybı varsa veya MR sonuçlarında diskten bir parça koptuğu görülmüşse, cerrahi müdahale gerekebilir. Ameliyat, halk arasında yaşam kalitesini düşüreceği düşüncesiyle olumsuz karşılanabilir, ancak mikro cerrahi yöntemleri ile bu tür endişelere gerek yoktur.

Mikro cerrahi yöntemlerinde, bel fıtığının olduğu dokular büyütülmüş halde ve aydınlık bir şekilde ekranda görülür. Bu sayede daha tedbirli çalışıldığı için hiçbir doku ve sinir hücresi zarar görmez. Mikro endoskopik yöntemde ise adale lifleri arasına genişleticiler ile geçilir, böylece adale lifleri korunmuş olur. Her iki cerrahi yöntem de oldukça güvenilirdir. Disk iyice temizlenir ve sinirler üzerinde oluşan baskı tamamen kaldırılır. Sonuçlar genelde yüz güldürücüdür.

Bel fıtığı tedavisinde erken teşhis her zaman çok önemlidir. Erken teşhis ile birçok hasta, dinlenme, yatak istirahati ve ağrı kesiciler sayesinde kısa sürede iyileşmektedir. Halk arasında bel fıtığı tedavisinde yapılan sülük yapıştırma, bardak çekme, ağrı bölgesini yakma, bele balık bağlama gibi yöntemlerin daha büyük sorunlara yol açabileceği unutulmamalı ve kesinlikle en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.